İstanbul'un Fethi - 1453
Hz. Muhammed (s.a.v)'in bu hadisini duyan tüm Müslümanlar bu övgüye ulaşmak için yüzyıllarca Konstantiniyye'yi fethetmek için ordular hazırlayıp seferler düzenlemişler. Seferlerin ilki Hz. Osman (r.a) dönemi sırasında gerçekleşti. Hz. Muaviye (r.a) yönetimindeki İslam ordusu İstanbul'a gelmiş ve Roma ordusuyla çarpışmıştır. Lakin bir sonuç alamayan İslam ordusu geri çekilmek zorunda kalmıştı. İkinci saldırı ise Hz. Muaviye (r.a)'nin halifeliği sırasında gerçekleşti. Yezid bin Muaviye ve yönetimindeki İslam ordusu Konstantiniyye'yi fethetmek için yola çıktılar. İslam ordusu içerisinde 90'lı yaşlarında ki Sahabe Eba Eyyüb El Ensari de vardı. Ve tek amaçları Hz. Muhammed (s.a.v)'in övgüsüne ulaşmaktı. Kuşatma denizden ve karadan yapılmış, ordu içerisinde Eba Eyyüb El Ensari gibi birçok Sahabe ve İslam mücahidi çarpışma sırasında şehid olmuştur. Yinede bu şehri fethetmek nasip olmamıştı. Ardından Emevi Halifeleri olan Süleyman bin Abdulmelik, Hişam bin Abdülmelik ve Abbasi Halifesi olan Muhammed El Mehdi dönemlerinde de fethedilmeye çalışılsa da bir türlü nasip olmamıştır. Harun Reşid döneminde ise Roma imparatoruna karşı 3. Harp ilan edilip büyük zaferler kazanarak Ereğli'ye kadar ilerlemiş olsalar da yine fetih nasip olmamıştır. Şii Fatımiler'in yükselişe geçip ve batıniliği yayamaya çalıştıkları için İslam fetihleri 200 yıl boyunca duraksamıştır. Ve bu fetihleri Türklerin gelmesiyle tekrar başlamıştır. Bu nedenle Allah (c.c) İslam'ın Sancağını Araplardan alıp Müslüman Türklere vermiştir. Sultan Yıldırım Bayezid İstanbul'u kuşatan ilk Türk hükümdardır. Oldukça hırslı ve çok cesur olan Bayezid İstanbul'u 4 kez kuşatmış ve sonuncu kuşatmada tam fethetmek üzereyken Timur un Anadolu'ya gelmesiyle birlikte kuşatmayı kaldırmak zorunda kalmıştır ve fethetmek tekrar nasip olmamıştır. Sultan ll. Murad döneminde İstanbul'u tekrar kuşatmış ve büyük başarılar elde etmişti. Lakin Roma imparatorunun teşviki ile Düzmece Mustafa Ayaklanması Osmanlı'da başlayınca Karaman ve Germiyanoğulları Bursa'ya saldırmaları üzerine kuşatmayı kaldırmıştır. Fakat Sultan ll. Murad, fetih hazırlıklarını çoktan tamamlamıştı. Ve oğlu Sultan ll. Mehmed'e İstanbul'un muhakkak fethedilmesini söylediği bir vasiyetname bırakmıştı. 18 Şubat 1451'de Sultan ll. Mehmed ikinci defa tahta geçmiştir. Kendisini tebrike gelen tüm ecnebilere sulh (barış) taraftarı ve tavizkâr bir tutumla onlara kendi hakkında yanlış düşünce ve kanaatler elde etmeye sürüklemişti. ll. Mehmed Hz. Muhammed (s.a.v)'in övgüsüne ulaşmak, babasının kendisine bıraktığı vasiyeti yerine getirmek ve Osmanlı Devleti'nin ortasında ihanet merkezi olan Doğu Roma'yı kaldırmak istiyordu. Doğu Roma'dan önce başka bir sıkıntı çıkmıştı. O da Osmanlı'daki fitne merkezi olan Karaman Beyliğiydi. Karaman beyliği bu taht değişikliğinin fırsatını kaçırmayıp Osmanlı topraklarına tecavüzde bulunmuştu. Sultan ll. Mehmet durumu öğrenince Anadolu Beylerbeyi İhsak Paşa'nın Karaman’a gitmesini söyledi. Ve arkadan kapıkulu askerleriyle beraber kendisi de hareket etti. Sultan, ordularıyla Karaman beyliğine ulaştığında Karamanoğlu İbrahim Bey tehlikeyi fark edip Taşeli'ye çekildi. Bu bölgeden elçiler göndererek Sultan'a barış teklif etti. Ve Sultan bu barış teklifini kabul etti. Fakat bu barışın asıl sebebi farklıydı. Sultan, kendini tebrik etmek için gelen Doğu Roma elçileri tehditkâr bir talepte bulunduğu için bu barışı kabul etmişti. Bu talep ise, Şehzade Orhan'ın üstüne olan 300 bin dukalık tahsisatı iki katına çıkartıp kendilerine verilmesidir. Aksi takdirde Orhan'ı serbest bırakmayacaklarını söyledikleri bir tehditti. Bundan dolayı ll. Mehmet sulh'u kabul etti ama arkasında Alanya kalesini de bırakıp geri dönmek zorunda kalmıştı. D. Roma elçilerini de Edirne'ye geldiğinde meseleyi çözeceğini söyleyerek geçiştirdi. Edirne'ye geldiğinde ise elçilerin tehdit ettiğinin tam tersini yapıp Şehzade Orhan için verilmekte olan parayı kestim! Bundan gayrı tek kuruş ödemeyecektir! Dedi ve bunu lisanla bildirdi. Bu karar bir çağı kapatıp yeni bir çağı başlatacak olan büyük harbin sadece ilk adımlarıydı. D. Roma o kadar çok küçülmüştü ki sadece İstanbul'dan ibaretti. Lakin bu durumuna rağmen Osmanlı'yı rahat bırakmıyordu. Osmanlı'nın rahat nefes alabilmesi için Roma'nın yok olması gerekiyordu. Sultan ll. Mehmed büyük divanı toplayıp Roma'ya sefer kararı almıştı. Sultan İstanbul'a gelebilecek tehlikelerden dolayı çevresini kuşatıp öyle fethini gerçekleştirmeliydi. Hemen hazırlıklarına başlamıştı. Sultan'ın ilk işi dedesi Yıldırım Bayezid'in Anadolu yakasına yaptırdığı Anadolu Hisarı'nın karşısına bir tane daha hisar yaptırmaktı. Bu hisarı yaptırarak fetih sırasında Roma'ya gelebilecek olan yardımları engellemek istedi. Hisar'ın yapımı 4 ay da tamamlandı ve denize bakan kapıları ile kulelere büyük toplar yerleştirildi. Topların aynılarından karşı Hisar'da da bulunuyordu. Ve böylelikle Boğaz kontrol altına alınmıştı. Sultan kendini batıya kötü tanıttığı için batıdan yardım gelemeyeceğini düşünüyordu. Batılı devletler İstanbul'u Türklerin alacağına ihtimal vermedikleri için haçlı ordusuyla bile balkanlardan atmanın kolay olduğunu düşünüyorlardı. İstanbul 28 kez kuşatılmış ve şehir in savunması oldukça iyiydi. İstanbul'un 4 tarafı da surlar ile çevriliydi. Sultan'ın hazırlıkları tamamlanmıştı. Ve Sultan ll. Mehmed ordularıyla İstanbul'a doğru yola çıktı. Osmanlı ordusu 6 Nisan 1453 Cuma günü İstanbul surlarının önüne geldi. Şafakla birlikte büyük Şahi topunun ateşlenmesi ile savaş başladı. Toplar surlara zarar verse de Rum askerleri hızla tamir ediyor ve o sırada Osmanlı ordusuna oklar fırlatıyorlardı. Osmanlı savaş kuleleri ve merdivenleri ile surlara yaklaştı ama sonuç dehşet vericiydi çünkü Rum askerlerinin kullandığı ateş topları bu savaş merdivenlerini ve kulelerini yakmıştı. Surları aşabilmek gerçekten çok zordu. Bunun üzerine birçok yerden lağımlar kazıldı ve şehre yer altından girmek planlandı. Fakat bu lağımlar Rumlar tarafından farkedilip engellenmişti. Osmanlı ordusu biraz olsun yavaşlatılmıştı denebilirdi. Ve birde Macaristan'dan gelen elçiler ll. Mehmed'e kuşatmayı kaldırmasını yoksa Osmanlı'ya harp ilan edileceğini bildirdi. Bu kuşatma divandakileri ikiye ayırmıştı. Bir taraf kuşatmanın kaldırılmasını diğer taraf ise kaldırılmamasını söylüyordu. Sultan, yoğun top ve mancınık atışı yapılması emrini verdi. Bu sırada içinde yiyecek, mühimmat ve asker olan 4 büyük Ceneviz ve Rum gemisi Marmara denizinden İstanbul'a yaklaştı. Gemileri 147 parçalık donanma ile Zeytinburnu açıklarında Baltacıoğlu Süleyman Bey karşıladı. Ve deniz savaşı da başlamıştı. Pahişah ile paşalar da Zeytinburnu sahilinden savaşı izliyordu. Lakin Ceneviz gemileri Osmanlı gemilerinden büyük olduğu için Osmanlı gemilerini geçebileceği sanılmıyordu ve rüzgâr da Ceneviz gemilerinden yanaydı. Ve bunu fırsat bilip Osmanlı gemilerinin arasından kaçtılar. Bu durumu gören Sultan, başarısızlıktan dolayı öfkelendi ve atını denize sürdü. Sultan donanmanın yardımına koşmak istiyordu. Kaçan gemiler Haliç'e alındı. D. Roma bu duruma sevinmiş ama Osmanlı'da hüzün meydana getirmişti. Ve Sultan ll. Mehmed, Baltacıoğlu Süleyman Bey'e 100 sopa cezası vererek görevinden aldı. Yerine Hamza Bey'i aldı. 21 Nisan'da top atışı fazlalaştı ve Topkapı tarafındaki büyük kale duvarı yıkıldı. Ertesi günün sabahı Rumlar korku dolu bir sabaha uyandı. Karaköy sahilinden gelmeye başlayan 67 tane büyük hem yelkenli hem küreli kalyon gemileri 3 kilometre boyunca karadan yürütülmüş ve Kasımpaşa üzerinden Haliç'e yavaş yavaş indiriliyordu. Rumlar bu olaya aşırı derecede şaşırmıştı ve sadece izliyorlardı. Haliç'te ki gemilerle ve Galata sahilindeki toplarla Rum gemilerinin çoğu imha edilmişti. Bu hareket ile Rumların dikkati hem Edirne tarafındaki hem de Haliç tarafındaki surlara çekildi. Ordu'nun önemli bir kısmı Haliç'e gönderildi. Rumlar sokaklarda Meryem tasvirlerini ellerinde taşıyarak ayinler yaptılar. Ellerinde tuttukları Meryem tasvirlerinin hepsi o gün paramparça olmuştu. Rum ordusunun bulunduğu surlar parçalanmış olsa dahi askerler tekrardan yapmak zorundaydılar. Osmanlı ordusu Edirne'ye yakın olan surlardaki askerleri azaltmak için donanmayı Marmara surlarına doğru çekip sahte bir çıkarma yapacaklardı. Haliç'e de fıçılardan köprüler yapılmıştı. Bu köpülerden Galata tarafındaki askerler şehre girecekti. Diğerleri ise Edirne tarafındaki surlara saldıracaktı. Osmanlı ordusu sabah namazını kıldıktan sonra hücum borusunu ve harp pozisyonunu aldı ve bekledi. Sultan ise sabah namazının ardından iki rekatlık nafile namazı kıldı ve Cenab ı Hakk'a zafer için dua etti. Ve kılıcını kuşanıp atına atladı. Ardından boruların çalınması emrini verdi. Osmanlı ordusu çalınan borular ile birlikte büyük saldırıya başladı. Donanma Marmara surlarına ilerliyordu bir yandan ise Galata da ki ordular Haliç üzerinden şehre doğru koşuyorlardı. Osmanlı askeri Edirne tarafındaki surlara koşarak üzerlerine çıkmaya başladı. O sırada dev cüsseli yeniçeri olan Ulubatlı Hasan, arkadaşlarıyla birlikte surlara çıkarak Türk bayrağını kulelere dikmeyi başardı. Bayrak kulelerde dalgalanırken bunu gören Osmanlı askerleri var güçleriyle sırları geçerek şehre girmeyi başarmış ve artık şehrin iç kısmında savaş devam ediyordu. Rumlar giderek güçsüzleşiyordu ve Ayasofya'ya doğru kaçıyorlardı. Öğle vaktine doğru şehri Osmanlı'nın fethettiği kesinleşmişti. Hatta Osmanlı askerleri bazı sokaklarda şükür namazı kılıp toprağı öpmeye başlamıştı. Fatih Sultan Mehmed'in fermanı ile artık kimseye zarar verilmeyeceğini ve güvende oldukları biliniyordu. Savaş alanında o an adeta düğün varmış gibi bir hava vardı. Hz. Muhammed (s.a.v)'in methettiği komutan Fatih Sultan Mehmed idi. Hz. Muhammed (s.a.v)'in methettiği ordu Osmanlı ordusuydu.